Osmanlı'da borç yönetimi ve konsolidasyonu. - KONSOLİDE DENEMELER

Osmanlı'da borç yönetimi ve konsolidasyonu.



Borç,Borç yönetimi


Geçmişten adam hisse kaparmış. Ne masal şey!
Beşbin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar.
Hiç, ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? 


Mehmet Akif, 



Merhaba,

Daha önceki yazımda Osmanlı da finansal hayat,borçlanma nedenleri ve sonuçlarını yazmıştım.Bu neden ve sonuçlar arasında kalan bir süreç var.O süreci açmak ve konuyu kapatmak daha sağlıklı olur diye düşündüm.. Osmanlı Devletinin uzun süre iç borçlanma yoluyla ( aşırı yüksek faiz oranlarıyla ) bütçesini denkleştirmeye çalıştığını ve 1854 yılında kırım savaşı ve akabinde asker maaşlarının ödenmesindeki sorunu nedeniyle ilk dış borc alma sürecine girdiğini belirtmiştim.Tüm borçlanma ve yönetimi sürecini farklı aralıklarla anlatmaya çalışacağım.

---1854 kırım savaşı öncesine kadar iç borçlanma yönetimine devam eden Osmanlı, kırım savaşı sonrası artan borç ihtiyacını iç borçlanma yoluyla karşılayamacağını gördü.Çünkü iç borçlanma talebini karşılayan Galata Bankerlerinin fonları  bu talebi karşılamaya yetmiyordu.Dış borç alınması artık kaçınılmazdı.Aslında çok daha önceleri daha düşük faizle dış borç alınması konusu gündeme gelmişti. Fakat Osmanlı buna kesinlikle yanaşmamıştır.ÇÜNKÜ DIŞ BORÇ ALMAK ONUR KIRICI OLARAK GÖRÜLMÜŞTÜR..Dış borç organizasyonun da ülkede bir banka olması  gerekliliği Osmanlı Bankası nın kurulmasıyla  giderilmiştir.Bu banka altına çevirilebilmek karşılığı  banknot ihracı yapabilecekti. Böylelikle de devletin artık kağıt para ihracı bitmiş oldu..Merkezi londra da olan bu banka sonraları fransız ların katılmasıyla Şahane Osmanlı Bankası adını aldı.Böylelikle Osmanlı nın borç yönetim sürecide başlamış oldu.Bu borçlanma sürecini belirleyen faktörler yüksek faizle borç,aşırı vergi yükü,kağıt paranın piyasadan çekilmesidir.Bu faktörler 1854 te 15 milyon sterlin olan borç sonraki 20 yıl içinde  217 milyon sterlini bulmuştu.Bu süre içerisinde 15 dış borçlanma yapılmış.Bu borçlanmaların bir kısmı iç borcu kapatmak için kullanılmıştır.Hatta bu sürec içerisinde bir ara dış borc bulunamayınca Osmanlı finansman ihtiyacını karşıladığı devletlere rest çekerek kendilerinin finanse edilmemesi durumunda ülkede siyasi karışıklıkların çıkacağını ve sonucunun ne olacağının kestirilemediği belirtmiştir.İngiltere den gönderilen bir heyet incelemelerde bulunmuş.( Aklıma KEMAL DERVİŞ geldi ) Heyet verdiği sunumda henüz Osmanlı da herşeyin bitmediğini vergi sistemi reorganize edilirse ve bugün ki tabirle kemerler sıkılırsa Osmanlı dan hala faydalanabilineleceğini belirtmiştir.Aslında bu durum Osmanlı nın tasfiye edilmesi düşüncesinde olan Avrupa nın Osmanlı topraklarının  paylaşımı konusunda fikir birliğinde olmadıkları anlamına geliyordu.İşte bu aşamada bütçe açığı 5.milyon altını bulmuştu.Açıkça ekonomi yönetimi kitlenmişti.


---Artık bu kilitlenmenin aşılması için birşeyler yapmak gerekiyordu.Bu açığı kapatmak için tekrar borç almanın da çözüm olmadığı anlaşılmıştı.Bu borçların bir şekilde azaltılması gerekiyordu.Borcu borçla ödemek döngüsü açıkça Osmanlı yı çok rahatsız etmişti.Üstelik bunu dış borçla yapmak, daha 100 yıl önce kapısında kuyruk olan Avrupa lılardan para istemek ağır gelmişti açıkçası.Üstelik borçlanma karşılığı verilebilecek bir kaynakta kalmamıştı.Bugün ki tabirle borç konsolidasyonu şarttı.Bu konsolidasyonu Mahmut  Nedim  Paşa yaptı.Hazırlamış olduğu konsolidasyon Ramazan Kararnamesi adı altında 1875 yılında duyuruldu.Bu planda iç ve dış borçların 5 yıl içinde sadece yarısının ödeneceği,diğer yarısı için  ise gelecek 10 yıla yayılmış %5 faizli tahviller verileceği belirtiliyordu.Teminat olarak da genel vergi ( gümrük,tuz,tütün,mısır) gelirlerinin yetersiz kaldığı durumlarda ağnam ( ağıldan geliyor-hayvan başına alınan vergi) vergisinin de verilebileceği açıklanıyordu.Bu konsolidasyonda ki kırılma noktası mısır vergisiydi.Çünki mısır vergileri karşılığı borçlar alınmıştı.Yeni yapılanmada bulunmaması gerekiyordu.Bu vergilere karşılık borç veren hamiller Ramazan Kararnamesini tanımadıklarını belirterek mensub oldukları ülkeler nezdinde girişimde bulunmuşlardır.Hatta bu kararnamenin duyurulması sonrasında ki dönemlerde ilk 5 yıldan sonra borç ödemelerinin yapılmasının da zor olduğu ortaya çıkınca.Tabiri caizse Avrupa da yer yerinden oynamıştır.Hele ki 1876 da bütün borç ödemeleri durdurulunca Batı da Osmanlı ile ilgili radikal kararlar alınması zarüreti ortaya çıkmıştır.Artık hasta adamın fiilen paylaşılması gündeme gelmiştir.Osmanlı nın finansal yoldan sömürülmesinin devri kapanmıştır.Üstelik Osmanlı nın sanayileşmesi de bahis konusu değildir.Artık  gerek yoktur Osmanlı ya.Kısaca bu konsolidasyon ölü doğmak zorundaydı.Kaynaklar bitmiş vergi salınımının da sonuna gelinmişti.

---Tüm bu olumsuzların yanında Rusya ile yapılan savaştan dolayı 35 milyon Osmanlı altını tazminat ta bütçeye yüklenince borç sorunu içinden çıkılmaz hale gelmiştir.Bu globalleşen sorun Avrupa daki finansal sisteminde güvenilirliğini tehdit etmeye başlamıştır.Osmanlı tahvillerini alan hamiller bu tahvilleri ellerinde çıkarmaya çalışmışlardır.Sorunun kökten çözümü için Avrupa lılar önce kendi aralarında bir yol haritası çizerek Osmanlı nında katıldığı Berlin Toplantısı nı organize ettiler.Bu toplantıda borçların bir bölümünün Sırbistan,Karadağ,Bulgaristan vergileriyle ödenmesi karara bağlandı.Bu toplantının hamiliğini yapan İngiltere ye ise Kıbrıs adası verildi.Artık fiili dağılma başlamıştı.Bu toplantı sonuçlarından biri de alacaklılara rüçhan hakkının borç ödeninceye kadar verilmesiydi.Oysa bu hak Avrupa da o yıllarda azami 6 aydı.İlgili toplantının teminat dışı kalan  borçların ( özellikle aracıların galata bankerleri olduğu dış borçlar ) tahsilatı için Rüsum-u Sitte  organizasyonu kuruldu.Bu idare de vergi çeşitliliğine ipek vergisi ve balık avı vergisini ekledi.Sanırım daha önce de bu vergiler vardı-alınıyordu.Emin değilim.

---Ortalık biraz durulmuştu.Bir süre sonra sitte idaresinin Galata Banker lerine sağlamış olduğu ödeme çeşitliliği ve kolaylıklar diğer, özellikle dış hamiller tarafından itiraza konu oldu.Dış hamillerin mensub olduğu ülkeler Osmanlı medyasındaki ( Bab-Ali ) finanse ettikleri gazetelerde çeşitli makaleler yayınlatarak sorunu tırmandırdılar.İyice zayıflayan ve kendine güvenini kaybeden Osmanlı yeni bir uluslararası sorunu kaldıramazdı.Tek çare yeni bir finansal atak yapmaktı.Bu aşamada Osmanlı gerçekten güzel bir açılımda ( devletin devamlılığı açısından ) bulundu.Alacaklılara denetçi göndermelerini Galata Banker lerine ayrıcalık tanınmadığını bu konuda her türlü girişime açık olduklarını belirtikleri davetler gönderdiler.Akabinde ciddi anlamda borç ana para indirimleri bahis konusu oldu.Dış borçlar yeniden yapılandırıldı.Bu yapılanmanın içeriği Muharrem Kararnamesi adı altında yayınlandı.

-- Muharrem Kararnamesinin fasıllarından biri çok önemlidir.Bu Duyun-u Umumiye İdaresi nin kurulması maddesidir. Yedi kişiden oluşan bu idarenin görevleri,yıllık idare bütçesi hazırlamak bunu devlete onaylattıktan sonra altı ayda bir fiili bilanço çıkarmaktı.Bu tür alacak tahsilatı yönetemi Dünya da ilktir.Devlet bu idareye bir denetçi ( komiser ) atayacak, fiiliyatta doğabilecek sorunlara ise bir hakem heyeti bakacaktı.Osmanlı mecbur kalmıştı buna.En azında devletler nezdinde bir krizin olması daha kötüydü.Duyun-u Umumiye finans kapitalin bir uzantısıdır, bir tahsilat şirketidir.Fiilen de denetlenememiştir.Halkın canına okunmuştur.Öyleki tahsilat oranı bir yılda % 300 gibi bir orana ulaşmıştır.Tabiki bunda bu kuruluşun Osmanlı Maliyesinden daha etkin ve kurumsal çalıştığını da inkar etmemek lazım.Bu kuruluş yaklaşık 720 şube ve 5000 tahsilat memuru çalıştırıyordu.Ayrıca Devletin kaçakçılıkla mücadele etmesi de yadsınamaz bu faaliyetlerde.Duyun-u Umumiye milli mücadele zamanında tasfiye oldu.Ele geçirilen yerlerdeki şubeler kapatıldı,gelirlerine el konuldu.Fakat Lozan da Osmanlı borçları devralındı.1954 yılına kadar ödeme yapıldı.İlginç olan Bulgaristan ve Yugoslavya nında Osmanlı döneminden kalan borçları kabul etmesiydi.Bu ülkeler 1960 yılına kadar borçları ödediler ve Duyun-u Umumiye böylelikle kapandı.

KESİN OLAN ŞU Kİ AVRUPA DAKİ SERMAYE BİRİKİMİNİN EN AZ % 80 İ OSMANLI DEVLETİNİN SÖMÜRÜSÜNDEN ELDE EDİLMİŞTİR.

---Osmanlı Devleti ndeki en verimli vergi kaynağı tütün faaliyetlerinden elde ediliyordu.Devlet piyasadan çekildi daha doğrusu tütün faaliyetlerini özelleştirdi.Bu özelleştirme faslı Muharrem kararnamesi nde karara bağlanmıştı zaten.Buna istinaden Reji idaresi kuruldu.Bu özel şirket denilebilecek idarenin inanılmaz hakları bulunuyordu.( ŞİMDİ TEKEL İN ÖZELLEŞTİRİLMESİ AKLIMA GELDİ.AMA .AYNI KOŞULLARDA MI ÖZELLEŞTİRME OLDU.GALİBA ÖYLE OLDU ) Sanırım 32 yıllık bir ayrıcalık tanındı.Kuruluş tütün üretimi ve bütçesine göre vergileri, ihracat ve iç piyasa fiyatlarını belirliyordu.Düşünebiliyormusunuz binlerce yabancı memurun Anadolu da kapı kapı vergi topladığını.Bu konuda daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim.Çünki sinirlerim bozuluyor.Üstelik borçların bitmemesi için Avrupa lılar kafa yormaya başlamışlardır.Bu  faaliyetler dolayısıyla Osmanlı da levanten denen bir sınıf oluşmuştur.Ayrıca kültürel değişimlerinde başlangıcıdır bu yıllar.

---KISACA MUHARREM KARARNAMESİ OSMANLI DEVLETİ NİN SONU OLMUŞTUR.1881 DEN İTİBAREN YAKLAŞIK 2 YIL İÇİNDE YUKARIDA YAZDIKLARIM ANADOLU TOPRAKLARINDA HAYATA GEÇMİŞTİR.

Osmanlı Devleti 20 yüzyıla girdiğinde ise durum daha da kötüleşmiş, hasta adam yatağa düşmüştür.Acı ama gerçektir bu.Nefes almakta zorlanmaktadır.Nefes alabilmesi bile yabancılara bağlıdır artık.




Abdülaziz döneminde Fransız uyruklu Banker Tubini ve Lorando'dan alınan borçların vadesi gelmiş ve geçmiştir; ama, devletin bu borçları ödeyebilecek imkanları yoktur. 25 yıldır ödenmeyen bu borçlar yüksek faiz nedeniyle çok yüksek meblağa ulaşmıştır. Azınlık avukatlarının kurnaz tertipleri ile açılan dava sonucunda borcun ödenmesi için mahkemeden karar çıkarılmıştır. Vatandaşlarının hukukunu korumak isteyen Fransa, doğrudan saraya baş vurarak bu borcun ödenmesini sert bir dille ihtar etmiş ve ardından Amiral Caillard komutasındaki Fransız Donanması Middilli'yi işgal etmiştir. Tubini ve Lorando'nun borçlarına mahsup edilmek üzere adanın bütün gelirine el konulmuş ve banker borçlarının ödenmesi yanında Fransa, yeniden büyük imtiyazlar elde etmiştir ( Arş.Grv.Ahmet Özen--Özay Özpençe )

1900 lü yıllara gelindiğinde kaynaklar tamamen tükenmişti.1 Dünya Savaşına girip sonuçta hezimet olunca, toprak paylaşımını Avrupa hayata geçirmiştir.Milli Mücadele ile bu olumsuzluklardan kurtulduk.YENİ KURULAN CUMHURİYET OSMANLI YI YIKAN NEDENLERİ İYİ ANALİZ ETMİŞTİ.İKTİSADİ VE KÜLTÜREL DEVRİMLERLE TEKRAR AYNI DÖNEMLERE DÖNMENİN ÖNÜNÜ TIKAMAYA ÇALIŞMIŞTIR.                                                                        
ŞİMDİ NERDEYİZ.AYNI YERDEMİYİZ.BİLMİYORUM.BİLEN BİRİLERİ VARDIR MUHAKKAK.KORKARIM TEKRAR YAŞAYACAĞIZ BUNLARI.

BU KONUDA DA SÖYLEYECEK -YAZACAK ÇOK ŞEY VAR AMA CEREMEYİ ( BEDELİNİ)

ÖDEYECEK PARA YOK.


Duyun-u Umumiye İstanbul merkez binası.Şimdiki İstanbul Erkek Lisesi.







Duyun-u Umumiye Adana şubesi


Kaynaklar-Arş.Grv.Ahmet Özen--Özay Özpençe



Egemenliğe sahip olmanız yetmez. Her türlü yetki ve güce sahip olmanız da yetmez. Geleceği sırtlayacak, belirleyecek uzun vadeli gerçekçi ve akılcı oyunlar kurmuyorsanız,kuramıyorsanız. Kurmak zorundasınız. Değişimi yaratan ve yöneten olmalısınız. Birincil kültür olmanın ve varlığınızın devamının kuralları bunlardır. Yoksa. Baştan kaybettiniz demektir. Tabiki bunlar sermayenin ideolojisine ve sermayenin kimlerde olduğuna bağlıdır. Bu toprakların son üçyüz yıllık tüm sorunlarının ve başına gelenlerin nedeni budur. Unutulmaması gereken işe şudur. KISACA SERMAYE ÖNEMLİDİR. DAHADA ÖNEMLİSİ KİMLERDE OLDUĞUDUR.

Faik ÇALTILI. Finans ve yönetim danışmanı.

  • 0Blogger Yorum.
  • Facebook Yorum.
  • Disqus Yorum.


Yorum Gönder

comments powered by Disqus
Copyright © KONSOLİDE DENEMELER. Designed by OddThemes