Osmanlı'da finansal hayat. - KONSOLİDE DENEMELER

Osmanlı'da finansal hayat.



Merhaba,

Daha önce yazmış olduğum Osmanlı'da sanayi hayatı ile ilgili yazımda.Osmanlı'nın niçin sanayileşmediğini ve geri kaldığını ayrıca Osmanlı'da bürokrasi ve rüşvet adlı yazımda da sermaye birikiminin neden oluşmadığı  konusunda bilgiler vermiştim.Bu yazımda finansal hayatı ve işleyişi ile ilgili konularında açılımlarım olacak.Böylelikle günümüz Türkiye'sinin finansal yapısı ve hayatına gelmiş olacağız.
Finansal yapıyı belirleyen enstrümanlar Bütçe-Para/Banka/Sermaye piyasası  araçlarıdır.Bu araçları sırasıyla açalım.

BÜTÇE
                                                                                                                                 
Bilindiği gibi bütçe bir kurum-kişi veya devletin fiili gelir ve giderlerinin netleştiği ve gelecek dönemlerdeki faaliyetlerin  belirlenip-dengelenmeye çalışıldığı bir enstrüman.Bütçelerin ana enstrümanı ise vergilerdir.Vergi performansına ise ekonominin sağlık göstergesi denilebilir.Yanlız Osmanlı bütçesini hazırlayan hazinenin farklı bir yapısı vardı.Dış hazine ve iç hazine diye ikiye ayrılmıştı.Dış hazine defterdar tarafından yönetilirdi.İç hazine ise Padişah'a aitti.Dış hazinenin bütçeyi dengeleyemediği durumlarda iç hazine ( padişah ) den daha sonra ödenmek suretiyle para alınırdı. İç hazine Padişah'a aitti ve sorgulanması bahis konusu bile değildi.Bu hazine işleyişini belirtmek uygun olur diye düşündüm.Şimdiki örtülü ödenek gibi diyebilirmiyiz.Emin değilim.Osmanlı'nın ilk kuruluşu ve gelişme dönemlerinde bütçe denkliği diye bir problemi olmamıştır.Çünki: Osmanlı askerleri ve devlet yöneticilerinin kendilerine ait gelirleri bulunuyordu.
Bu gelir sistemine tımar deniyordu.Tımar:  belirli ve verimli bir bölgenin üzerinde bulunan halk ile birlikte yönetilmesi ve üretimden doğan gelirin tımar sahipleri tarafından paylaşılması sistemiydi.Dolayısıyla geriye sadece kapıkulu askerlerinin giderleri kalıyordu.Bütçe fazlası ise imar faaliyetlerine harcanıyordu.Bu dönemlerde genel olarak islam devleti olmasından kaynaklanan şer-i vergi sistemi vardı.Bu vergi sistemi ise zekat-haraç-öşür-cizye gibi kalemlerden oluşuyordu.Daha sonraları bütçenin denkleşmemesinden kaynaklanan (zayıflama dönemi) sıkıntıları gidermek için ve önceleri geçici olması düşünülen  örfi vergi sistemi ortaya çıkarıldı.Fakat sıkıntılar geçmedi ve bu sistem kurumlaşarak. devamlı bir hal aldı.Tabiki bu sistemin kendi içinde açılımları var.Vergi sistemleri konusunu burda bitirmek istiyorum.

Fakat  16.yüzyıldan itibaren sanayileşememekten-kötü yönetimden-bürokrasiden-rüşvetten-ard arda kaybedilen savaşlar ve en önemlisi Osmanlı sosyo-ekonomik sisteminin dünya konjöktürünün gerisinde kalması gibi nedenler dolayısıyla  bütçe problemleri başladı.Bu durumu çözmek isteyen Osmanlı kapitilasyonlar ve lehine gibi görünen ama pratikte kendi aleyhine işleyen ticari anlaşmalar yapmış ve sonuçta ana gelirlerini sağlayan üretim araçlarını yabancılara satarak-onlara işlettirerek  bütçe probleminin daha da derinleşmesine zemin hazırlamıştır. Sonuçta istenilen vergi gelirlerine ulaşmak mümkün olmamıştır.Tabiki bu olanlarda devlet yönetimindeki işbirlikçilerin rölü yadsınamaz.Ben böyle yorumluyorum.

BELKİ DE YANLIŞ. BU KİŞİLERE EKONOMİK VE KÜLTÜREL ANLAMDA DEĞİŞİM ( DEĞİŞİM TABİKİ GEREKLİYDİ) İSTEYENLER GÖZÜYLE DE BAKILABİLİR.FAKAT MÜZAKERESİZ YAPILAN DEĞİŞİMLER  ( OSMANLI DA BÖYLE OLDU ÇÜNKİ ) NE YAZIK Kİ TOPLUMU YOZLAŞTIRMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMAMIŞTIR. BU YÖNTEMİ KULLANARAK DEĞİŞİM İSTERSENİZ VE YAPARSANIZ BİLİNÇLİ BİR İŞBİRLİKÇİ OLMAKTAN BAŞKA ÇARENİZ KALMAZ.


Osmanlı önceleri montanı düşük bütçe açıklarını iç borçlanmayla kapatmaya çalışmıştır.Bu borçlanma araçlarından biri de  Esham dı..İlki de denilebilir..Esham vadesi sabit,faiz geliri kesin olan senetler demek.Uzun süre bu borçlanma yöntemi ufak tefek açıkların kapatılmasına vesile olmuştur.Daha sonraki dönemlerde hazine bonosu ve devlet tahvilleri çıkartılarak kronikleşen bütçe sorunları çözülmeye çalışılmıştır.

Bir de bütçe açıklarının kapatılması için Tağşiş uygulaması var.Bu uygulama madeni paraların içerdikleri maden ( gümüşveya altın) oranı  azaltilarak değerinin düşürülmesidir.Böylelikle piyasanın dengelenmesine çalışılmıştır.Bir süre sonra bu  yöntemde işe yaramamıştır.Para arzının arttığı dönemlerde fiyatlar yükselince paranın satın alma gücüde tükenmiş yani enflasyon ortaya çıkmıştır.Bir süre sonra da madeni paranın da itibarı yok olup gitmiştir.Zaten bu para şeklide kalpazanların gelir kaynaklarının bir aracı olmuştu.Çünki taklit edilmesi çok kolay bir paraydı.

Gerçek anlamda büyük ve tehlikeli  ilk bütçe açığı 1591 ( yanılmıyorsam ) yılında askerlerin maaşlarını ödenmesi konusunda ortaya çıkmıştır.Bu açık o dönemde Galata Sarrafları denen bir grup tarafından karşılandı.Bu borçlanma  iç borçlanma mahiyetinde bir borçlanmaydı.GALATA SARRAFLARI daha önceleri sanayi atılımlarında bulunmuş sistemin sanayinin önünü tıkaması dolayısıyla başarısızlığa uğramışlardan-ticaret erkanından-levantenlerden ve çoğunluğu azınlıklardan oluşan kişilerden oluşuyordu.Aslında sistemin getirdiği bir mecburiyetti bu.Risk yok.Gider yok.SADECE  KAZANÇ var. Bu grup devlete ait paraları işletmek-borç vermek- devletin vergi alacaklarını rehin alarak borç vermek ( factoring gibi ) gibi faaliyetlerde bulunuyordu.Daha sonraları bu gruba GALATA BANKERLERİ  denildi.

İlk dış borç faaliyeti İngiltere ile yapıldı.Daha sonra iptal edildi.1854 yılında ise kırım savaşı yüzünden alınmak zorunda kalındı.Başka ülkelerin menfaati yüzünden savaşıyorsunuz ve bunun için borç alıyorsunuz.

PARA/BANKA/SERMAYE PİYASASI

Osmanlı'da banka enstrümanı bütçe açıklarının kapatılması için alınan önlemlerin başarısız olması-açıkların kronik bir hal alması-piyasadaki finansörlerin bu açıkları kapatacak kaynaklarının yetersiz kalması yüzünden ortaya çıktı.Çünki dış borç alınması ve bu borçların organizsayonu için banka gibi bir kuruma ihtiyaç  vardı.Böylelikle ilk banka olan Osmanlı Bankası ( Ottoman Bank ) kurulmuş oldu.Bu banka FİNANS KAPİTAL in Osmanlı'ya ilk ayak basışı oldu.Bu banka çoğunluk İngiliz hissederlardan oluşan bir organizasyondu.Merkezi Londra'daydı.Böylelik  yaklaşık 200 yıllık finans kapital maceramızda başlamış oldu.Vergi açısından ise bu bankanın bazı faaliyetleri her türlü verg--resim-harçtan muaf tutulmuştur.Ne güzel.Bankanın kurulmasındaki amaç Osmanlı'nın finansal hayatını düzene sokmak-sömürüyü kurumlaştırmaktı.Örneğin bu banka her an altına çevrilebilir kağıt  ( hisse senedi-tahvil- bonu gibi ) ihracı yapmak-kambiyo işleri yanında piyasa da ticaret yapabilmek gibi imtiyazlar elde etmiştir.Bu banka daha sonra Fransız finansörlerin katılımıyla ŞAHANE OSMANLI BANKASI adını aldı.Bu bankanın İlk kurulan Osmanlı Bankasından farkı para basma hakkını almasıydı.Ayrıca Osmanlı'nın borcu arttıkça ve bu borç batağı derinleştikçe hazine ve bütçe yönetiminde de söz sahibi olmaya başladı.Hatta ileri ki dönemlerde borçların döndürülememesi yüzünden çıkan genel mali krizden dolayı 1881 yılında Düyun-i Umumiye'nin kurulmasında fikir babalığı yapmıştır. Düyun-Umumiye Osmanlı bağımsızlığının sonudur artık.Bitişidir Osmanlı'nın.  

MALİ TUTSAKLIK SİYASİ TUTSAKLIK DEMEKTİR.BAĞIMSIZLIĞINIZ-KİŞİLİĞİNİZ BİTMİŞTİR.                      

Evet.1881 Düyun-i Umumiye nin kuruluş tarihi.Bence Osmanlı Devlet'inin fiili yıkılışı bu tarihtir.Bu tarih aynı zamanda MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün doğum tarihi.  ACABA TESADÜFMÜ ?                                                                  

Bu bankaların işleyişi ve ifa ettikleri faaliyetleri normal karşılamak gerekir.Finans piyasasının olmazsa olmazı VERİRSEN ALIRSIN--ALIRSAN VERİRSİN..Bu böyle dünya'nın her yerinde ve doğal.Osmanlı torunu olarak bu yaşanılanlar üzücü buluyorum tabiki.Biz'de kağıt para ( kaime )1840 lı yıllarda basılıyor.Oysa avrupa 'da 1661 tarihinde.Aradaki zaman farkı Avrupa'daki finansal bilgi birikiminin ne düzeyde çıkabileceğini açıkça ortaya koymakta.Para politikaları konusunda bilgi birikiminin ve ulusal bir bankamızın olmaması ( o dönemlerde bu mümkün değildi )   ilk kağıt paramız olan KAİME  ( küçükken duyardım gayme diye ) nin piyasada etkin bir rol almasını engellemiştir.Kaime bildiğimiz banknot ile devlet tahvili işlemi gören bir paraydı.Kısaca kaime merkez bankası- bankalar ve sermaye piyasası olmaması yüzünden bildiğimiz kağıt para fonksiyonunu yerine getirememiştir.(Hoş bir aralar esham-ı mümtaze adlı bir iç borçlanma senedi çıkarılarak kaime nin konumu sabitlenmeye çalışılmıştır).Üstelik bir bankamızın olmaması dolayısıyla sahteleri kalpazanlar tarafında basılmıştı.Ortalıkta sahte kaime ler dolaşıyordu. Kısaca Osmanlı Devleti'nin ödemekle yükümlü olduğu tahvil-bono diğer kağıtlar iç ve dış piyasaya hakimdi.Meydan bu kağıtlara kalmıştı.Ama hiç olmazsa bütçe açıklarının kapatılması bir düzene girmişti.
                                                                                                    

Eğer bir bankamız olsaydı büyük ihtimalle küçük bir altın ankes ( rezerv ) karşılığı basılan bir para olacaktı kaime.Böylelikle kaime piyasada tutunabilecek ve ekonominin işleyişini sağlayabilecekti.Sermaye piyasası yabancıların at koşturduğu bir piyasa olmayacaktı.Borçlanma faaliyetleri devletin tutsaklaştırılması amacına hizmet edemiyecekti.Bilemiyorum.Temennim bu.Kalbim böyle yorumlamamı istedi.

SONUÇ:

Osmanlı'da finansal hayat Osmanlı bankası ve Galata bankerlerinin at koşturduğu kısır bir döngü içinde dönüp duruyordu.Bu kuruluşlar Avrupa'da yeni yeni kurumlaşan finans kapitalin birer şubesi gibiydiler.Avrupa ülkelerinin malllarının daha iyi fiyata satılmalarının sağlandığı, o malların talebinin canlı tutulduğu, ( moda ve diğer konularda yönlendirme ) kendi ülkelerinin çok üstünde faizle hükümete ve piyasaya paraların verildiği,dış ticaretin açık vermesinin sağlandığı,devletin borç batağından kurtulmasını önlemek için her türlü dolabın çevrildiği bir piyasaydı bu piyasa..Osmanlı Halkının iyiden iyiye fakirleştiği,azınlıkların acımasızca-merhametsizce inanılmaz paralar kazandığı bir piyasa.Ne güzel değilmi ?..Kaime piyasaya hakim olmasın diye ellerinden geleni yapan bir ayrıcalıklı bir sınıf.Vergi tahsilatı yapabilen bir sınıf.Gelecekleri bu finansal hayatın devamına bağlı olduğu için kısa vadeli ( faizi çok yüksek ) borçlarla piyasayı ve devleti finanse eden bir grub.Dolayısıyla piyasasının canlı olduğu risksiz bir finans piyasası hakim Osmanlı'da.Şimdi Türkiye'de sıcak paranın yarattığı finans piyasası gibi. AMA OSMANLI ELİNDEN GELEN HER GAYRETİ-YÖNTEMİ UYGULAMAYA ÇALIŞMIŞTIR. O dönemlerde halk içinde yerleşmiş bir atasözü ile kapatıyorum yazımı.

SÖYLEYECEK ÇOK SÖZ VAR AMA CEREMEYİ ( BEDELİNİ ) ÖDEYECEK PARA YOK.






Egemenliğe sahip olmanız yetmez. Her türlü yetki ve güce sahip olmanız da yetmez. Geleceği sırtlayacak, belirleyecek uzun vadeli gerçekçi ve akılcı oyunlar kurmuyorsanız,kuramıyorsanız. Kurmak zorundasınız. Değişimi yaratan ve yöneten olmalısınız. Birincil kültür olmanın ve varlığınızın devamının kuralları bunlardır. Yoksa. Baştan kaybettiniz demektir. Tabiki bunlar sermayenin ideolojisine ve sermayenin kimlerde olduğuna bağlıdır. Bu toprakların son üçyüz yıllık tüm sorunlarının ve başına gelenlerin nedeni budur. Unutulmaması gereken işe şudur. KISACA SERMAYE ÖNEMLİDİR. DAHADA ÖNEMLİSİ KİMLERDE OLDUĞUDUR.

Faik ÇALTILI. Finans ve yönetim danışmanı.

  • 1Blogger Yorum.
  • Facebook Yorum.
  • Disqus Yorum.


1 Yorum.

  1. TC Batuhan Sökeli14 Aralık 2014 21:40

    Düyun i umumiyenin kuruluş tarihinde Atatürk 'ün doğum tarihinin aynı olması çok ilginç

    YanıtlaSil

comments powered by Disqus
Copyright © KONSOLİDE DENEMELER. Designed by OddThemes